Yaşlanan nüfus kanseri artırıyor! Her yıl 30 binden fazla kişi prostat kanseri tanısı alıyor | Sağlık Haberleri
Türkiye’de akciğer kanserinden sonra en sık görülen prostat kanseri, yaşlanan nüfus ve genetik risklerle daha da yaygın hale geliyor. Her yıl 30 binden fazla erkeği etkileyen bu hastalıkta erken tanı, hayatta kalma oranlarını yüzde 100’e yaklaştırıyor. Uzmanlar, özellikle ailesinde prostat kanseri, meme, yumurtalık veya birden fazla kişide kolorektal (kolon-rektum) kanser öyküsü olanlarda prostat kanseri riskinin oldukça yüksek olduğunu belirterek, ailede tanı konmuş en genç olgudan 10 yıl öncesine giderek taramaya başlanması gerektiğinin altını çiziyor. Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberi
Türkiye'de her yıl konulan yaklaşık 220 bin yeni kanser tanısının 30 binden fazlasını prostat kanseri vakaları oluşturuyor. İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş, akciğer kanseriyle adeta yarış halinde olan prostat kanserinin, Türkiye'deki gibi sigara içilen toplumlarda ikinci sırada yer aldığını ancak ABD ve İskandinav ülkeleri gibi sigaranın daha az içildiği toplumlarda birinci sırada geldiğini söyledi. TÜRKİYE NÜFUSUNUN YAŞLANMASIYLA PROSTAT KANSERİ VAKALARI DAHA DA ARTACAK Prostat kanserinin sıklıkla yaşa bağlı olarak ortaya çıktığını ve genellikle 68-70 yaş civarında görüldüğünü belirten Prof. Dr. Gümüş, şu anda genç bir nüfusa sahip olan ancak yaşlanan Türkiye'de prostat kanserinin gelecekte daha sık görüleceğini kaydetti. REKLAM Prof. Dr. Gümüş, erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayarak, prostat kanserinde 5 yıllık sağkalım oranlarının yüzde 95-100 arasında değiştiğini; ancak kanser vücudun diğer bölgelerine yayıldığında bu oranların hızla yarı yarıya düştüğünü ifade etti. AİLEDE KANSER ÖYKÜSÜ VARSA DİKKAT! Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, prostat kanserinde genetik ve genetik olmayan risk faktörlerine dikkat çekerek, tüm prostat kanserlerinin yaklaşık yüzde 10 - 11'lik kısmının genetik geçişli prostat kanserlerinden oluştuğunu dile getirdi. Prof. Dr. Kılıçkap, "Prostat kanserinin 40 yaşın altında görülmesi oldukça düşük ancak 50 yaşından sonra bu trendin giderek arttığını ve 60'lı yaşlardan sonra da tepe noktaya ulaştığını biliyoruz. O nedenle yaş prostat kanserinin en önemli risk faktörüdür" ifadelerini kullandı. Genetik faktörlerin önemli olduğunu belirten Kılıçkap, ailesinde prostat kanseri, meme, yumurtalık veya birden fazla kişide kolorektal kanser öyküsü olanlarda prostat kanseri riskinin oldukça yüksek olduğunu söyledi. Kılıçkap ayrıca, Lynch sendromu gibi genetik sendromların da prostat kanseri riskini artırdığını ve genetik geçişin kanserin erken yaşlarda ve daha agresif seyretmesine neden olduğunu belirtti. PROSTAT KANSERİ ERKEN EVRELERDE BELİRTİ VERMEYEBİLİR Prostat kanseri, özellikle erken evrelerde belirti vermeyebiliyor. Prof. Dr. Kılıçkap, hastalığın ileri evrelerde ise sık idrara çıkma, idrar yapmada zorluk, gece idrara çıkma, nadiren idrarda veya menide kan görülmesi, ileri evre olgularda özellikle metastaz (kanserin başka doku veya organa sıçraması) ile kemik metastazına bağlı ağrılar ve spontan kemik kırıkları gibi semptomların prostat kanserinin belirtisi olabileceğini söyledi. 50 YAŞ ÜZERİ ERKEKLERE ERKEN TANI İÇİN TARAMA UYARISI PSA (prostat spesifik antijen) testinin prostat kanseri taramasında önemli bir rol oynadığını kaydeden Kılıçkap, taramanın aile öyküsü olan bireylerde daha erken yaşlarda başlatılması gerektiğini ifade etti. Ancak ülkemizde prostat kanseri için standart bir tarama programı bulunmuyor. Bu sebeple Prof. Dr. Kılıçkap, 50 yaş ve üzeri erkeklerin mutlaka her yıl PSA testi ve dijital rektal muayene yaptırmaları gerektiğini söyledi. ERKEN EVRE VE İLERİ EVRE PROSTAT KANSERLERİ NASIL TEDAVİ EDİLİYOR? Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş ise, prostat kanserinin hayatı tehdit etme riskinin yüksek olduğunu vurgulayarak, hastaların yüzde 10'unda, hastalık tanısı konulduğunda kanserin prostat bezinin dışına kemik, karaciğer, lenf nodu gibi alanlara yayılmış olduğunu dile getirdi. Ancak hastaların korkmaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Karadurmuş, prostat kanserinin evrelendirmesinin kolay bir şekilde yapıldığını söyledi. Karadurmuş, "İyi bir evreleme aslında hastalığın kaderinin de ilk adımlarını çizen net bir tabloyu ortaya koyuyor. Kanser eğer erken evredeyse ameliyat en güzel çözümdür. Ancak ameliyat istemeyen hastalarda androjeni baskılayıcı hormon iğneleri ve aynı zamanda radyoterapi de ameliyata yakın tedavi seçenekleri sunuyor" diye konuştu. Prostat kanseri 4'üncü evrede yakalandıysa ve kanser uzak organlara, kemiğe, karaciğere veya lenf noduna yayıldıysa hastaların ev şartlarında alınabilecek akıllı ilaçlara yönelebileceğini söyleyen Prof. Dr. Karadurmuş, "Hastaların önce ayda bir, sonrasında 3 ayda bir medikal onkologuna gidebileceği halkın "akıllı ilaç" diye bildiği ilaçlar kullanılabilir" dedi. Androjen baskılayıcı iğneler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Karadurmuş, "Bu iğneler aylık, 3 aylık formlarda kullanılabiliyor. Böylece kişiler, yaşları gereği yapılması gereken aktivitelerini yerine getirebiliyorlar. Örneğin; kişi torununu parka götürebiliyor hatta iş hayatına devam edebiliyor. Prof. Dr. Karadurmuş, prostat kanseri agresif ilerlediğinde ise akıllı ilaçlar, hormon iğneleri ve yine kemoterapinin birlikte kullanıldığı üçlü tedavilerle hastaların hayatta kalma şansının artırıldığını söyledi. Prof. Dr. Saadettin Kılıçkap, Prof. Dr. Mahmut Gümüş, Prof. Dr. Nuri Karadurmuş (sırasıyla) PROSTAT KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN ÖNERİLER Prostat kanserinden korunmak için önerilerde bulunan uzmanlar, "Akdeniz tipi beslenme benimsenmeli, spor yapılmalı, sigara içilmemeli, alkolden uzak durulmalı, uyku düzenine dikkat edilmeli, stresten olabildiğince uzak durulmalı, kırmızı et ve süt ürünlerinden ziyade sebze ve meyve tüketilmeli, ailede prostat kanseri olan kişiler tarama programını aksatmamalı" ifadelerini kullandı.